Gelen teklifler arasından tercihi Garanti Sigorta yönünde kullandım. 2006 yılı Mart ayında Genel Müdür Yardımcısı olarak Garanti Sigorta’ya katıldım.
İlk sorumluluk alanım, şirketin kurum idarecisi olduğu DASK faaliyetleriyle birlikte, finans, IK, IT gibi yönetim destek fonksiyonları oldu. Aynı yılın Eylül ayında şirket üst yönetiminde kapsamlı bir değişim yaşandı ve genel müdürümüzün görevinden ayrılacağı bildirildi.
Şirketin genel müdürünün Garanti Bankası bünyesindeki yöneticilerden atanması gibi bir trend vardı. Aynı zamanda, doğal olarak şirkette Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan diğer yöneticilerde de bir beklenti oluşmuştu. Kısa bir değerlendirme ve bekleme süreci sonucunda, Genel Müdür pozisyonu bana önerildi. Şirkete sadece bir kaç ay önce giren bir yönetici olarak benim seçilmem bir çokları için sürpriz olmuştu.
Bu değişim sürecinde, iki Genel Müdür Yardımcısı daha şirketten ayrıldı. Böylece şirket üst yönetiminde ciddi bir değişim yaşanmış oldu.
Bu sefer 38 yaşımda, potansiyeli, kaynakları, alt yapısı çok güçlü, DASK gibi oldukça önemli kurumun idareciliğini üstlenen bir şirketin genel müdürü olmuştum.
Bana verilen ilk görev, üst yönetim değişikliğinin yarattığı etkileri hızlıca toparlamak, şirket içinde stabiliteyi sağlamak ve şirketin birlikte yola devam edeceği yabancı bir ortak bulma sürecini başlatmaktı. Sonrasında da uluslararası bir grup çatısı altında, Garanti Bankası ile işbirliği içerisinde, iddialı hedeflerin peşinden koşan bir şirket oluşturulmasını sağlamaktı.
İlk işimiz stratejik bir analiz yapıp, önceliklerimizi belirlemek ve şirket içinde bir değişim programını başlatmak oldu. Ana hedefimiz, içerideki liderlik kültürünü yeniden tanımlamak, daha paylaşımcı, katılımcı, dengeli bir çalışma iklimi oluşturmaktı. “Değişime Liderlik Etmek” programını başlattık ve bir dizi workshop yaptık. Ortak bir hayal oluşturduk ve tüm seviyelerdeki çalışanların sahiplenmesini sağlamak için yoğun bir efor harcadık.
Aynı zaman diliminde, şirketimize yabancı bir ortak bulmak üzere süreci başlattık. Şirkete yoğun bir ilgi vardı ve sürecin sonunda Hollandalı Eureko grubu şirketin yeni hissedarı olarak belirlendi. Oldukça hızlı ve başarılı yürüyen bu sürecin sonunda, yasal onaylar alınarak, Haziran 2007 tarihinde hisse devri ve nihai anlaşmalar tamamlandı. Benim için son derece öğretici, zorlu ve heyecanlı bir çalışma olmuştu.
Görevdeki ilk 6 ayın sonunda, şirket içinde stabilite sağlanmış, kapsamlı bir değişim programı ve yeniden yapılanma süreci başlatılmış, performans olarak olumlu bir tablo ortaya konmuş ve aynı zamanda M&A projesi tamamlanarak şirketin yeni yabancı hissedarı belirlenmişti.
ve …..
Anlaşma gereği 3 ayın sonunda şirketin ismini değiştirmemiz gerekiyordu. Şirketin yeni markası olarak, Hollanda’da holdingin ismi olan Eureko seçildi.
Uluslararası bir grup çatısı altına girilmiş olmasının getirdiği yoğun bir uyum ve entegrasyon süreci yaşadık.
Diğer yandan da, şirketin yeni stratejik önceliklerini, iş planını belirleme, organizasyonel bir yeniden yapılanma başlatma ve yeni markanın lansman çalışmalarına koyulduk.
Çalışma iklimi olarak, yukarıdan aşağıya dikte edilen değil, belirlenen ana strateji ışığında tabandan desteklenen bir iş yapış şekli oluşturmaya çalıştık. Bunun için de herkesin düşünmesini, fikir üretmesini, bunları paylaşacak cesareti, aksiyonu göstermesini çok önemsedik.
İnovasyon platformu olarak kurguladığımız “Cinfikir Kutusu” böyle hayata geçti. Hayalimiz, büyük buluşlara imza atmaktan ziyade, tüm ekibin yeni yaratıcı fikirler üzerinde düşünmesini, öneriler üretmesini, bunları Cinfikir Platformu’na iletmesini ve tüm bu egzersizi içsel bir enerji, tutku, bağlılıkla yapmasıydı. Bu yönde yaptığımız başarı çalışmalarla En Yenilikçi Şirket Ödülü’nü kazanmamız bize büyük moral vermişti.
Benim en büyük ideallerimden birisi, bu işleyişi doğal bir süreç haline getirecek şirket ikliminin oluşmasıydı. Bunu başardığımızda zaten potansiyeli, kaynakları, finansalları güçlü olan şirketin, hayallerini ve stratejik hedeflerini gerçekleştirmesinin kaçınılmaz olduğuna inanıyordum.
Kaskometre Cinfikir Kutusu’nun ilk önemli çıktısıydı. Bize büyük bir enerji vermişti. Hem hazırlık süreci hem de lansman aşamasında çok heyecanlıydık. Sonuçta finansal anlamda başarılı bir deneme olmadı, ama şirketin yaratıcı, inovatif ve cesur yaklaşımının somut bir
göstergesi olması açısından çok etkili oldu. Aynı zamanda ATM üzerinden satış uygulaması, bir çok ürün ve projemizin ismi ve en önemlisi yıllık vizyon toplantılarımızın sloganı hep “Cinfikir Kutusu”ndan çıktı.
İnsanların dudaklarımızı değil adımlarımız takip ettiğine inandık. Bu yüzden, söylemlerimizle aksiyonlarımızın uyumlu olmasına çok önem verdik. Sadece alışkanlık gereği, söylenmesi gerektiği için değil gerçekten inandığımız ve sahip çıkacağımız söylemlerde bulunduk. Bunun faydasını da çok gördük.
Stratejik planlama, rekabet avantajlarına odaklanan bir yapıda farklılaşmayı sağlamak, şirketin sektör içerisindeki farklı ve özel konumunu güçlendirmek en önemli önceliklerimizin başında geliyordu.
Organizasyonel yapılanma anlamında oto, sağlık, acente ve broker birimlerinin kurulmasına hız verdik ve özellikle İK uygulamalarımızın sistematik bir yapıya kavuşması anlamında ciddi bir çalışma başlattık. Buna paralel olarak, şirket içinde bir çok önemli projeye imza attık. Yetenek gelişim programı olarak “Gelişim Akademisi”, tasarruf bilincinin yaygınlaşması için “Bilinçli Çalışma Hareketi”, yeni marka lansmanımız olarak “Hayatı Cesurca Yaşa”, yönetim ekibiyle birlikte gerçekleştirdiğimiz “Geleceği Yönetmek” seansları bunlar arasında en öne çıkanlar oldu.
Finansal başarılarımız bize cesaret veriyordu. 2007, 2008 ve 2009 yılında ilk 10 sırada yer alan şirketler arasında büyüme oranı, teknik kar oranı ve özkaynak karlılığı oranı açısından her üç kriterde de ilk sıradaki şirket olduk. Şirkette yarattığımız değişim programı çok başarılı bir sonuç vermişti. Global krizin yaşandığı ve sektörün çok zor bir dönemden geçtiği bir süreçte başarılarımız bize gurur, cesaret ve inanç aşıladı.
Artık önümüzde yeni hedefler vardı. En önemli önceliğimiz, sektör lideri konumunda olduğumuz bankasürans iş modelimizi çok daha farklı bir noktaya taşımaktı. Bu amaçla, çok uzun soluklu bir proje olan Bankasürans Maratonu (BAM) projesini başlattık.
Aynı zamanda kurum kimliğimiz ve değerlerimize yönelik çok kapsamlı bir çalışma başlattık. Yine bu dönemde, şirketimizin performans ve sağlık dengesinin önemini çok konuştuk ve “Organizasyonel Fitness” kavramı hayatımıza girdi.
İçimizde hep bize ait, bizi yansıtan, kurumsal aidiyeti güçlendirecek bir binaya taşınma hayali vardı. Kimliğimizi, değerlerimizi daha net, somut, elle tutulur bir yapıda günlük hayatımıza sokmamıza imkan sağlayacak bir binaya taşınma fikri bize heyecan veriyordu.
Sonuçta, Altunizade’de eski bir binayı satın alarak, baştan tasarlayıp, inşa etme projemizi hayata geçirebilecektik. 8 yıllık Eureko Sigorta deneyimimin en heyecanlı, keyifli ve enerjisi yüksek projelerinden birisinin yeni binanın tasarımı, inşası ve taşınma süreci olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Büyük ses getiren, hem mimari açıdan hem de içerideki çalışma konsepti açısından sektörün ilk örneği niteliğinde çok özel bir binaya kavuşmuştuk. Özellikle oda kavramını kaldırmamız, ben dahil herkesin açık, şeffaf bir ortamda çalışması, esnek çalışma saatlerini devreye sokmamız sektör için çok önemli ve cesur kararlardı.
Geriye dönüp, Garanti Sigorta’da başlayan ve Eureko Sigorta olarak devam eden Genel Müdürlük dönemine baktığımda, dolu dolu geçen, hem finansal hem de organizasyonel iklim açısından çok önemli ve başarılı projeleri hayata geçirdiğimiz, çalışma arkadaşlarımla birlikte sektörde ilk niteliğinde bir çok öncülüğe imza attığımız, acısıyla tatlısıyla benim için inanılmaz keyifli, öğretici ve de gurur verici 8 yıl geçirdiğimi görüyorum.
DASK, TSRSB ve Tarsim…
Eureko Sigorta’daki Genel Müdürlük görevim süresince, Türk sigorta seköründe önemli role sahip olan kurumlarda Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmış olmam bana çok önemli kazanımlar sağladı.
Bu kurumların başında elbette DASK geliyor. 2006 – 2014 yılları arasında Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nda Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptım. Kurum İdareciliğini Eureko Sigorta’nın üstlendiği DASK çatısı altında birçok paydaşla birlikte önemli projelere, başarılara imza attık. Kurumun bugünkü ayrıcalıklı ve başarılı konumuna gelmesine katkı sağlayan ekibin bir parçası olmanın gururunu yaşıyorum.
Ayrıca, aynı 8 yıllık dönemde, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği ve TARSİM A.Ş. bünyesinde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptım.
Yeni bir sayfa….
2013 yılının sonuna gelindiğinde, artık benim için yeni sayfa açmanın zamanının geldiğini hissettim. Kurumsal dünyada, 13 yılı tepe yönetici olarak geçen yaklaşık 25 yıllık bir dönem sonunda, artık tam zamanlı beyaz yaka çalışmayı bırakma kararım oluştu.
Sağlıklı ve sorunsuz bir geçiş sağlamak adına, bu süreci kurumum ile karşılıklı işbirliği ve uyum içerisinde yürüterek tamamlamış olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.
Ayrılış kararımı, şeffaf bir şekilde 6 ay öncesinden ilan ederek, sektör adına belki bir diğer örnek davranış daha sergilemiş olduk.
Artık benim için, beyaz yaka çalışmaya veda edip, yeni renklerle yakamı renklendirme zamanı gelmişti. ben kendi planlamamı yaparken, şirket de benim yerime geçecek yeni Genel Müdürü belirleme sürecini başlattı.
Yaşam hikayemin diğer bölümleri için tıklayın
Çocukluk, eğitim dönemi ve yaşama hazırlık
Beyaz Yaka çalışma hayatına merhaba
Yaş 31 – İlk Genel Müdürlük deneyimi