Yapay zeka ile ilgili en temel endişeniz, korkunuz, önyargınız nedir diye sorsam yanıtınız ne olur?
Benim cevabım, gerçeklik ve özgünlük kavramıyla aramızdaki bağın hızla kopuyor olması.
Son haftalarda gündemi meşgul eden Galler Prensesi Kate Middleton haberleriyle bu endişelerim çok daha berrak hale geldi.
Ne demek istediğimi kısaca anlatayım.
📌 Bizim jenerasyonun gerçeklik kavramıyla ilişkisi çok farklıydı. Bilgi kaynaklarımız sayıca azdı, ama güvenilirliği oldukça yüksekti. Ya da, biz öyle olduğuna inanıyorduk.
📌 Evrensel gerçeklik denen bir şey vardı. Özellikle de kulağımızın duyduğuna ve gözümüzün gördüğüne hiç şüphe duymadan inanırdık, hiç sorgulamazdık eskiden.
🌟 ❝Gerçeklik kavramıyla aramızda çok daha dürüst ve yalın bir ilişki vardı.❞
Artık öyle mi?
📌 Kate Middleton’un hastalığı ve hatta vefat ettiğine dair dedikodular üzerine, basına servis edilen aile fotosu tartışmaları daha da alevlendirdi. Sonrasında yayınladığı kendi video konuşması bile işe yaramadı, insanlara inandırıcı gelmedi.
📌 Bu kadar göz önünde ve önemli bir kişi tarafından basına servis edilen foto ve video görüntülerinin bile “gerçekliği” konusunda inanılmaz spekülasyonlar var. İşin tuhafı, bahsedilen photoshop ve deepfake manipülasyonları teknolojik olarak son derece yapılabilir şeyler.
📌 Ekranda gördüğümüz, sesini dinlediğimiz kişinin aslında Kate Middleton olmadığı iddia ediliyor. İşin tuhafı, örnek olarak deep fake ile oluşturulan ve farklı kişilerin yüzü yerleştirilerek yayınlanan videolar ciddi kafa karıştırıyor. Hangisi gerçek hangisi sahte çıplak gözle ayırt etmek neredeyse imkansız.
📌 Haber ve bilgi kaynakları çoğaldıkça, sosyal medya hayatımızda müdanasızca palazlandıkça ve teknolojinin imkanları genişledikçe, gerçeklik kavramı ile ilişkimiz ciddi şekilde erozyona uğradı.
Okuduğumuzu geçtim, kulağımızın duyduğuna, gözümüzün gördüğüne de artık gönül rahatlığıyla inanmamız mümkün değil.
Hele ki yankı odalarına kendimizi hapsettiğimizde, durum daha da tedirgin edici boyuta geliyor.
📌 Gerçeklik ile birlikte, özgünlük kavramı da aynı kaderi paylaşıyor…..
Artık okuduğumuz makale özgün bir yazı mı, yoksa yapay zeka ürünü mü bilmek imlansız. Gördüğümüz bir fotoğrafda photoshop olup olmadığını çıplak gözle anlamak ya da izlediğimiz bir video gerçek mi, deep fake ürünü mü bilmek mümkün değil.
📌 Gerçeklik ve özgünlük kavramlarıyla bağımız geri dönülemez şekilde kopuyor. Sizi bilemem, ama bu durum bana çok tedirgin edici geliyor.
Yakın gelecekte, okuduğumuz güzel bir kitap insana mı ait, beğenerek dinlediğimiz şarkıcı ya da etkileyici bir filmin başrol oyuncusu gerçek mi yapay mı bilmek imkansız hale gelecek.
🌟 Kapanışı, Serdar Kuzuloğlu’nun Gazete Oksijen’deki bir köşe yazısından alıntıyla yapalım;
❝Hakikati aşındırmanın bir bedeli var. Hepimiz payımıza düşeni “iflas edene dek” ödeyeceğiz. ❞
Benim cevabım, gerçeklik ve özgünlük kavramıyla aramızdaki bağın hızla kopuyor olması.
Son haftalarda gündemi meşgul eden Galler Prensesi Kate Middleton haberleriyle bu endişelerim çok daha berrak hale geldi.
Ne demek istediğimi kısaca anlatayım.
📌 Bizim jenerasyonun gerçeklik kavramıyla ilişkisi çok farklıydı. Bilgi kaynaklarımız sayıca azdı, ama güvenilirliği oldukça yüksekti. Ya da, biz öyle olduğuna inanıyorduk.
📌 Evrensel gerçeklik denen bir şey vardı. Özellikle de kulağımızın duyduğuna ve gözümüzün gördüğüne hiç şüphe duymadan inanırdık, hiç sorgulamazdık eskiden.
🌟 ❝Gerçeklik kavramıyla aramızda çok daha dürüst ve yalın bir ilişki vardı.❞
Artık öyle mi?
📌 Kate Middleton’un hastalığı ve hatta vefat ettiğine dair dedikodular üzerine, basına servis edilen aile fotosu tartışmaları daha da alevlendirdi. Sonrasında yayınladığı kendi video konuşması bile işe yaramadı, insanlara inandırıcı gelmedi.
📌 Bu kadar göz önünde ve önemli bir kişi tarafından basına servis edilen foto ve video görüntülerinin bile “gerçekliği” konusunda inanılmaz spekülasyonlar var. İşin tuhafı, bahsedilen photoshop ve deepfake manipülasyonları teknolojik olarak son derece yapılabilir şeyler.
📌 Ekranda gördüğümüz, sesini dinlediğimiz kişinin aslında Kate Middleton olmadığı iddia ediliyor. İşin tuhafı, örnek olarak deep fake ile oluşturulan ve farklı kişilerin yüzü yerleştirilerek yayınlanan videolar ciddi kafa karıştırıyor. Hangisi gerçek hangisi sahte çıplak gözle ayırt etmek neredeyse imkansız.
📌 Haber ve bilgi kaynakları çoğaldıkça, sosyal medya hayatımızda müdanasızca palazlandıkça ve teknolojinin imkanları genişledikçe, gerçeklik kavramı ile ilişkimiz ciddi şekilde erozyona uğradı.
🌟 ❝ Dijital teknoloji, sosyal medya ve yapay zeka icat oldu, gerçeklik bulanıklaştı.❞
Okuduğumuzu geçtim, kulağımızın duyduğuna, gözümüzün gördüğüne de artık gönül rahatlığıyla inanmamız mümkün değil.
Hele ki yankı odalarına kendimizi hapsettiğimizde, durum daha da tedirgin edici boyuta geliyor.
📌 Gerçeklik ile birlikte, özgünlük kavramı da aynı kaderi paylaşıyor…..
Artık okuduğumuz makale özgün bir yazı mı, yoksa yapay zeka ürünü mü bilmek imlansız. Gördüğümüz bir fotoğrafda photoshop olup olmadığını çıplak gözle anlamak ya da izlediğimiz bir video gerçek mi, deep fake ürünü mü bilmek mümkün değil.
📌 Gerçeklik ve özgünlük kavramlarıyla bağımız geri dönülemez şekilde kopuyor. Sizi bilemem, ama bu durum bana çok tedirgin edici geliyor.
Yakın gelecekte, okuduğumuz güzel bir kitap insana mı ait, beğenerek dinlediğimiz şarkıcı ya da etkileyici bir filmin başrol oyuncusu gerçek mi yapay mı bilmek imkansız hale gelecek.
🌟 Kapanışı, Serdar Kuzuloğlu’nun Gazete Oksijen’deki bir köşe yazısından alıntıyla yapalım;
❝Hakikati aşındırmanın bir bedeli var. Hepimiz payımıza düşeni “iflas edene dek” ödeyeceğiz. ❞
Ne dersiniz? Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?