“Liderlik” kavramı, herhalde hakkında en çok yazılan, konuşulan, tartışılan, araştırma yapılan kavramların başında geliyordur. İş yaşamı içinde olup da, farklı başlıklar altında “Liderlik” ile ilgili eğitim programına katılmayan, sunum ve konuşma dinlemeyen, kitap okumayan yoktur.
Bir süredir aklıma şu soru takılıyor; Alınan tüm bu dış destekler, bireylerin liderlik gelişim sürecine ne kadar doğal bir katkı sağlıyor? Yoksa aynı hormonlu ilaçlar gibi, süreci hızlandırmasına karşılık, bireyleri kendi özlerinden, doğal, saf yapılarından uzaklaştırır nitelikte mi?
Markete, manava veya pazara alışverişe gittiğimizde hormonlu gıdalar ile doğal, organik olanları birbirinden ayırt etmeye çalışırız. Aslında hormonlu salatalıklar, domatesler, hepsi aynı boyda, aynı renkte, aynı dış görünüme sahip, dışarıdan bakıldığında gayet renkli, canlı, standart bir yapıdadırlar. Yani aslında, dış görünüm olarak çok daha caziptirler. Ne kadar lezzetsiz olduğunu ancak salatalığı ikiye kırıp, içini kokladığınızda, tadına baktığınızda hissedersiniz. Hormon, plastik, doğallıktan uzak bir tat bırakır ağzınızda.
Organik salatalıklar ise, üzeri topraklı, farklı boyut ve görünüşte, hatta renkleri bile birbirinden farklıdır. Dış görüntüsü o kadar cazip olmasa da, yakından inceleyip, tadına baktığınızda, kokusunu hissettiğinizde farkını anlarsınız.
Doğal ortamda yetişmiş salatalığın, domatesin kokusu, lezzeti hiç bir şeye değişilmez.
Acaba bu kadar popüler ve yaygın hale gelen liderlik eğitimleri, sunumlar, makaleler, kitaplar vs vs etrafımızda bol miktarda hormonlu liderler mi yaratıyor?
Aynı üniversitelerden mezun olmuş, aynı şekilde konuşan, giyinen, davranan, benzer eğitim programlarından geçmiş, bir nevi genetik kodlarıyla oynanarak standart kalıba sokulmuş hormonlu liderleri etrafımızda sıkça görmüyor muyuz?
Organik Liderlik deyince, hiç bir dış destek alınmamasını kastetmiyorum elbette. Alınan eğitimler, okunan kitaplar, katılınan programlar, dinlenen konuşmacılar liderlik yolculuğundaki gelişim sürecine mutlaka katkı sağlayacaktır.
Aynı organik gıdaların yetişme sürecindeki güneş, toprak, su, gübre, bakım ihtiyacı gibi. Organik gıda yetiştiricilerine sorarsanız, sürecin ne kadar zahmetli, emek ve özen gerektirdiğini duyacaksınız.
Hormonlu liderlerin, yani doğallıktan uzaklaşmış, özünü hissetmeden, içselleştirmeden, öğretilenleri ezbere uygulayan, etrafındakileri kopyalayan, birbirine benzer şekilde davranan liderlerin de, aynı hormonlu gıdalar gibi etraflarına, çalışma ortamına zararlı olduklarını düşünüyorum.
Bir süre önce, gıda sektöründe nasıl organik gıdaların önemi ve değerinin farkına varıldı, hormonlu, ilaçlı gıdalardan kaçış başladı, benzer bir trendin yönetim alanında da olması kaçınılmaz.
Doğallığın paha biçilmez bir değeri olduğuna inancındayım.
Özet olarak, kendi özünü, değerlerini, içtenliğini, özgün yapısını koruyarak, liderlik becerilerini doğal bir süreç içerisinde geliştirmiş Organik Liderlerin değerinin ve öneminin önümüzdeki süreçte artacağını savunuyorum.
Peki, Organik Liderlik kavramı içerisinde ön plana çıkan, doğal, özgün bir liderlik yaklaşımında olması gereken, gelişim sürecinde üzerinde durulması gereken kavramlar neler?
Önümüzdeki yazılarda, bu soruyu cevaplamaya ve Organik Liderlik yaklaşımımı sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Doğallığın, saflığın, içtenliğin ışığının her daim yolumuzu aydınlatmaya devam etmesi dileğiyle…
Copyright © 2014 · Okan Utkueri
www.okanutkueri.com sayfalarında yayınlanan tüm içerik hakları Okan Utkueri’ye aittir.