Bazı kavramlar vardır; çok sık duyduğumuz, hem kendimizin hem de herkesin bildiğini sandığımız, ama aslında çok yanıldığımız.
Kendi adıma “Koçluk” kavramı, 2010 öncesine kadar aynen öyleydi. Daha doğrusu, öyle olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Bu alana yönelik genel bir önyargı, yanlış algı olduğunu kabul etmek lazım. Etrafta kendini “koç” olarak tanıtan kişi enflasyonu, yetersiz ve yanıltıcı bilgilendirme, kalite seviyesi, “yaşam koçluğu” adı altındaki kavram karmaşası gibi faktörler, bu kaçınılmaz sonucu doğuruyor.
Benim için koçluk kavramına bakışımı değiştiren süreç, bir danışan olarak koçluk almaya başlamamla tetiklendi. Aldığım koçluk desteği, öncelikle kendimi daha iyi tanımamı sağladı, sonrasında da önümdeki seçeneklerin farkına varıp, konfor alanımdan çıkmamı sağlayacak kararları alma adına özgüvenimi arttırdı.
Kendi yaşam yolculuğumun çok kritik ve zorlu bir döneminde bana kılavuzluk etti.
Bende yarattığı bu etki, aynı zamanda beni bu kavramı daha yakından tanımaya ve öğrenmeye itti. Katıldığım eğitim programlarıyla bilgi birikimim daha da derinleşti. Öğrendiklerim ve içselleştirdiklerim önümde yeni ufuklar açtı. Özellikle kendime, çevreme, yaşama ve bireye yönelik farkındalığımı inanılmaz geliştirdi.
***
Aslında bu kavramı bu kadar benimsememin, ilgi göstermemin bir sebebi de, kendi değerlerim, hayat görüşüm, yaklaşımım ile ne kadar örtüştüğünü fark etmem oldu.
Koçluk olgusunun ana felsefesi, bireyin ihtiyaç duyduğu çözümleri kendi içerisinde barındıran bütünselliğe ve mükemmelliğe sahip olduğu inancına dayanıyor.
İçerisinde bulunduğumuz sistem, koşullar, stres, alışkanlıklar, önyargılar vs vs farklı sebeplerle genelde bu farkındalığa varamıyoruz, çözümlere ulaşamıyoruz.
Koçluk işte tam bu aşamada devreye giriyor. Empoze etmek, yönlendirmek, kalıplara sokmak, koşullamak yerine, bireyin kendi bütünselliğine saygı duyarak, nötr kalmayı başararak, ona kılavuzluk etmeye dayanıyor. Yani insanlara değer veren, pozitif, samimi, paylaşımcı, güvene dayalı bir bakış açısını ortaya koyuyor.
***
Peki “koçluk” sihirli bir değnek gibi herkeste böylesine bir değişim yapıyor mu diye soracak olursanız, yanıt elbette hayır.
Bana göre en önemli ön koşul, bireyin kendi içinde bir arayış içinde olması, bu ihtiyacı hissetmesi ve istemesi.
Eğitimlerde sık sık duyduğum bir cümle hep aklımdadır; “Boşluk yoksa, koçluğa da yer yoktur.” Yani birey kendisinde, yaşamında, gelecek hedeflerinde bir boşluk hissetmiyorsa, o zaman koçluk ile zaman kaybetmesinin de bir anlamı yok.
Bu ihtiyaç, bir değişim, gelişim, öğrenme, farkındalık veya doyum arayışı şeklinde kendisini göstermiş olabilir.
İkinci aşama ise, bu ihtiyaç hissedildiğinde, inkar etme, erteleme, kaçma gibi tipik refleksler yerine, cesaretle bu arayış sürecini başlatma iradesine sahip olunması.
Bu aşamalar gerçekleşmişse ve karşılıklı kimyanın uyuştuğu, doğru koç ile bir araya gelinmişse, işte sihir etkisi o zaman belirmeye başlıyor.
***
Koç bakışını kazanmak, koç olabilmek uzun ince bir yolculuk. Kendi adıma, bu yolculuğu başlamış olmaktan çok memnunum. Koç olma yolculuğunu, sigortacılık sektöründeki profesyonel kariyerime paralel ilerleyecek, yaşam hikayeme anlam katacak yeni bir kulvar olarak görüyorum.
Teorik öğrenimlerimi, aynı zamanda pratik anlamda koçluk yaparak geliştiriyorum. Bu sayede, kendi içinde arayışı olan, gelişim ve değişim ihtiyacını hisseden, yaşam tatminini arttırmak isteyenlere yardımcı olabilmek inanılmaz bir keyif veriyor.
Zihinsel Atıştırmalıklar isimli bloğumun “Koçluk ve Mentorluk” kategorisi altında, bu alanı daha iyi tanımanızı amaçlayan yazılarımı bulacaksınız.
Amacım koçluk ile ilgili teorik bilgilendirme yapmak değil elbette. Bu alanda faaliyet gösteren bir çok profesyonel kurum ve kaynak var.
Sadece, sizlerin koçluk ve mentorluk kavramlarını daha yakından tanımanızı, merak ettiğiniz soruların yanıtlarını bulmanızı ve belki de koçluk sürecine başlamanızı tetikleyecek paylaşımlar yapmayı arzuluyorum.
Copyright © 2018 · Okan Utkueri
www.okanutkueri.com sayfalarında yayınlanan tüm içerik hakları Okan Utkueri’ye aittir.