Startup ve Insurtech, Yazılarım

Dijital Dönüşüm ve Sigorta Sektörü

Global sigorta dünyasında yeni dönemin önemli oyuncusu;  insurtech girişimler

Dijital dönüşüm, yeni nesil teknolojiler, startup ekosistemi ve insurtech girişimler son dönemlerin en popüler konu başlıkları.

Büyük veri, yapay zeka, derin öğrenme, robotik cihazlar, blockchain, drone teknolojisi, sürücüsüz araçlar, sesli asistanlar, paylaşım ekonomisi, endüstri 4.0 gibi kavramları çok daha sık duyar olduk.

Bir taraftan bu dijital dönüşümün işimiz ve günlük hayatımız için ne ifade ettiğini anlamaya çalışıyor, bir taraftan da bu yeni döneme nasıl uyum sağlayacağımızı konuşuyoruz.

Niçin dijital dönüşüm şimdi bu kadar hızlandı?

Değişim kavramı her zaman yanı başımızdaydı. Ama şiddeti ve ivmesi hiç bu seviyede olmamıştı.

Farklı cihazların icat edildikten sonra 50 milyon kullanıcıya ulaşması için gereken süreye bakınca bu daha net anlaşılıyor. Telefonun 50 milyon kullanıcıya ulaşması 75 yıl, televizyonun 13 yıl, internetin 4 yıl ve nihayetinde akıllı telefonların ise sadece 1 yıl sürmüş. Şimdi ise, yeni bir uygulama haftalar içinde 50 milyon kullanıcıya erişebiliyor.

Peki niçin şimdi bu kadar hızlı bir dönüşüm ve dijitalleşme sürecinin içinde bulduk kendimizi?

Son dönemde 4 ana başlık altında yaşanan gelişmeler, bu inanılmaz değişim süreci için ideal ortamı oluşturdu.

  1. IoT ve Büyük Veri: Bağlantılı, akıllı cihazlar inanılmaz boyutta veri üretiyor. 2020 yılında, nesnelerin interneti (IoT) olarak tanımlanan, dünya genelinde internete bağlı cihaz adedinin 50 milyara ulaşması bekleniyor. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, tabletler, akıllı saatler, giyilebilir teknoloji, akıllı araçlar, akıllı evler, akıllı televizyonlar, akıllı makinalar. Saymakla bitmeyecek kadar geniş bir seçenek üzerinden muazzam bir veri üretiyoruz. En önemlisi de, bu veri gerçek zamanlı ve kişiye özgü.
  2. Teknolojik inovasyon: İnternet, bulut, sosyal medya, IoT derken, artık yapay zeka, makina öğrenmesi, derin öğrenme, görsel algılama, sesli/akıllı asistanlar, sürücüsüz araçlar, blockchain gibi yüksek teknoloji çözümler günlük hayatımızın bir parçası oldu. Yüksek ve derin teknolojiye dayalı çözümler artık çok daha farklı fırsatlar sunuyor. Özellikle de yapay zeka ve blockchain.
  3. İşlemci kapasitesi: Büyük veri ve yüksek teknolojiyi esas anlamlı kılan da, bilgisayar işlemcilerinin ulaştığı nokta. Kuantum bilgisayarlar ile işlemci kapasitesi farklı bir seviyeye ulaştı. Artık çok yüksek kapasiteli işlemcilere, kolay ve ucuz maliyetli olarak erişim mümkün. Dolayısıyla, büyük veriyi ve yüksek teknolojik araçları kullanarak, günlük hayatımıza dokunan çözümler sunabiliyoruz.
  4. Yeni nesil anlayış: Belki en önemlisi de, müşteri alışkanlıkları, talepleri ve ihtiyaçları çok farklı bir boyuta ulaştı. Yeni kuşaklarla birlikte, artık çok daha dijital, mobil, anlık çözümler bekliyoruz. Satın alım alışkanlıklarımız, hizmet beklentimiz ve ihtiyaçlarımız çok farklı bir seviyeye çıktı. Sosyal medya, mobil cihazlar ve internet gibi yenilikler, artık bireylere çok daha farklı çözümler ve ürünler sunma fırsatı sağlıyor.

Tüm bunlar bir araya gelince de, inanılmaz bir dijital dönüşüm sürecinin içinde bulduk kendimizi.

Hem bireyler hem de kurumlar bu yeni döneme uyum göstermeye çabalıyor.

 Startup girişimler yıkıcı rekabeti tetikliyor

Bu dönemin en önemli teması, yıkıcı rekabet (disruption). Bir çok sektörde, mevcut iş yapış şekillerini kökten değiştiren yeni iş modelleri çıkıyor karşımıza. Bunu tetikleyen ana güç ise, yeni startup girişimler. Örneğin, Airbnb otelcileri, Uber taksileri, Tesla ise otomotiv üreticilerini ciddi anlamda tehdit ediyor. Bu etki hem rahatsız edici, hem de bu yeni döneme uyum için zorlayıcı ve itici güç oluyor.

Sonuçta farklı endüstrilerdeki köklü kurumlar, bu yıkıcı rekabet atakları ile mücadele etmek durumunda. Aksi taktirde ne olacağını, yani dijital fotoğrafın Kodak, akıllı telefonların Nokia gibi dev şirketleri için bile nasıl bir son hazırladığını biliyorlar.

Hızlı balık konumunda olan startup girişimlerin en önemli avantajları, çok daha çevik, konu odaklı bir yapıda, adanmışlık ve uzmanlığa dayalı bir kültüre sahip olmaları. Elbette, çok yüksek bir belirsizlik ve zorluklarla mücadele etmek durumunda olan bu girişimlerin, başarıya ulaşma ihtimalleri oldukça düşük. Ama o başarı geldiğinde, yarattıkları etki ve büyüme potansiyelleri çok büyük. Kurumsal dünyada lineer bir büyümeden söz ederken, startup dünyasında çok daha farklı bir boyutta, üssel bir büyümeyi konuşuyoruz.

Startup dünyasında, şirket değeri olarak 1 milyar USD seviyesine ulaşan girişimlere “Unicorn” deniyor. Son verilere göre, dünya genelinde unicorn olmayı başarmış 326 startup girişim var. Bu listede, aşağıda yer alan ilk 10 içinde çok yakından bilinen, Uber, Airbnb, SpaceX ve Pinterest gibi girişimler yer alıyor.

Kaynak : CB Insights

 

Startup girişimlerin ulaştığı bu başarı ve üssel büyüme olasılığı, bu alana yönelik yatırımların artmasına sebep oluyor. 2018 yılında, dünya genelinde farklı sektörlerdeki startup girişimlere toplam 140 milyar USD tutarında yatırım yapıldı.

“Insurtech” ekosistemi sigortacılığı yeniden tanımlıyor

Startup dünyasındaki bu hareketliliğin sigorta sektörüne yansıması ise, insurtech girişimler üzerinden oluyor.

Genellikle sigorta sektöründeki teknolojik ve dijital dönüşümü ifade etmek için kullanılan insurtech tanımı üzerinde biraz kafa karışıklığı olduğunu da belirtmek lazım.

Insurtech kavramını, “sigorta değer zincirinin bir veya birden fazla halkasına yönelik, yeni teknoloji, ürün ve iş modeline dayalı inovatif çözümler sunan startup girişimlerin oluşturduğu ekosistem” olarak tanımlamak mümkün.

Insurtech alanındaki girişimler çok geniş bir yelpazede çalışıyorlar.

Oto sigortası alanındaki oyuncular özellikle telematik cihazlar, “connected” ve sürücüsüz araçlarla ilgili gelişmeleri yakından izliyor.

Büyük veri, yapay zeka ve derin öğrenmeye dayalı çözümler, başta underwriting, risk seçimi ve hasar süreçleri olmak üzere çok farklı alanlarda önemli fırsatlar sunuyor.

Sağlık ve hayat sigortası için ise, giyilebilir teknoloji ve bio-genetik alanındaki yenilikler ciddi fark yaratıyor.

Aynı zamanda, nesnelerin interneti (IoT) başta konut sigortası olmak üzere, bireysel sigortalar alanında çok ciddi bir değişim yaratıyor.

Ayrıca “drone” teknolojisi ve insansız hava araçlarındaki gelişmeler, bir çok kurumsal sigorta alanını ilgilendiriyor.

Mobil teknolojilerin artık günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle birlikte, “peer-to-peer” modeline dayalı platformlar ve müşterinin anlık ihtiyaçlarıyla ilgili seçeceği teminatları “on-demand” platformlarla karşılayan çözümler git gide yaygınlaşıyor.

Öte yandan, ortaya çıkan, anlık ve kişisel bilgiye dayalı, inanılmaz büyüklükteki veri havuzlarından optimum faydayı sağlamak için kafa yoruluyor.

Bir diğer önemli gelişme de, “blockchain” teknolojisi üzerinde.

Elbette, tüm bu yaşananların yasal düzenlemelerle uyumu ve düzenleyici otoritelerin öncelikleri ile örtüşmesi ayrı bir süreç.

Gördüğünüz gibi, “insurtech” dediğimiz dünyadaki oyuncular son derece hızla değişen, çok farklı boyuttaki ve alandaki gelişmeleri takip etmek durumunda.

Yani bahsettiğimiz olay, sadece internet üzerinden sigorta ürünleri satmaktan çok daha geniş ve derin.

Farklı sigorta branşlarında, sigorta şirketleri ve müşterilerin ihtiyaçlarına dokunan, hayatlarını kolaylaştıran, maliyetleri azaltan, süreçleri kısaltan ve yaşanan dijital değişim süreci ile uyumlanmayı sağlayan bir çok uygulamayı kapsıyor.

Global insurtech aktivitesine ilişkin rakamlar

Global startup ekosisteminde insurtech alanına olan ilgi artan bir hızla devam ediyor. Startup girişimlerin aradığı şey, çözüm üretilmesi gereken problemli alanlar. Sigorta sektöründe de bu bol miktarda mevcut. Geleneksel çalışma alışkanlıklarının, mevcut yapıdaki kronik problem noktalarının ve özellikle müşteri ile olan iletişim, deneyim yönetimi açısından yaşanan zorlukların, bu artan ilgiyi tetiklediğini söylemek mümkün. Son dönemlerde öne çıkan, yapay zeka, blockchain, robotik süreç otomasyonu, nesnelerin interneti, mobilite, giyilebilir teknoloji, bio-genetik gibi tüm yüksek teknolojiye dayalı inovatif çözümlerin sigortacılık alanına dokunuyor olması da bir diğer önemli etken.

Dünya genelinde 2.200 civarı aktif insurtech girişiminin faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor. Son 5 yıl içinde kurulan insurtech sayısı ise 600 civarında. Bunların yaklaşık % 50’si ABD’de, % 35’i Avrupa’da, geri kalanlar ise diğer ülkelere dağılmış durumda.

Bu girişimlere yapılan yatırım tutarı ise son yıllarda hızla artıyor. 2018 yılında 195 adet girişime 4 milyar USD düzeyinde yatırım yapıldı. Son 10 yıllık gelişimi aşağıdaki grafikte görebilirsiniz.

 

 

Ülkemizdeki insurtech aktivitesi nasıl arttırılabilir?

Global anlamdaki bu olumlu gelişmelere karşı, bizdeki durum farklı. Ülkemizdeki startup ekosistemi içerisinde hala çok az sayıda insurtech girişimi var. İlgi olmakla birlikte, bu alana odaklanan girişimci sayısı ve atılan somut adımlar çok kısıtlı.

Bu noktada kritik sorular şunlar “Ülkemizde sağlıklı bir insurtech ekosistemi nasıl oluşturulabilir? Sigorta alanındaki teknolojik inovasyon çalışmaları nasıl canlandırılabilir? Bu alandaki girişim sayısını arttırmak için ne yapılabilir?

Bu gözle bir değerlendirme yapıldığında, hem girişim ekosistemin ana oyuncularını hem de sigorta sektörü paydaşlarını ilgilendiren ev ödevleri çıkıyor. Bu alanda bir başarıya ulaşabilmek adına, işbirliği içerisinde, farklı paydaşların bir araya geldiği toplu bir harekete ihtiyaç var.

Atılması gereken adımları 3 ana başlık altında toplamak mümkün.

  1. Girişimciler nezdindeki farkındalık
  • Üniversiteler, teknokentler ve farklı hızlandırma programları nezdindeki girişimciler, sigorta sektörünü yeteri kadar tanımıyor.
  • Girişim fikirleri bu kişilerin yaşadığı, gözlemlediği sorunlar ve problemlere dayanıyor. Dolayısıyla, girişimcilerin kafa yorduğu fikirler arasında henüz sigorta konuları yok.
  • Sigortacılığın oynadığı rolü ve yaşamın içine ne kadar entegre bir sektör olduğunu girişimcilere anlatmak gerekiyor. Bir şekilde, sigorta kavramını girişimcilerin radarına sokmalıyız.
  • Aynı zamanda, sigorta sektöründeki problemleri, çözüme ihtiyaç duyulan alanları girişimcilere aktarmak gerekiyor.
  • Ayrıca, bu mesleğin global yönünü de vurgulamak lazım. Startup kavramının özünde global bakış açısı yer alıyor. Insurtech girişim fikirlerinin hedef pazarı olarak sadece bizim piyasamızı değil, global düşünmek lazım.
  1. Sigorta şirketlerinin açıklığı ve işbirliği
  • Ana oyuncu olarak sigorta şirketlerinin startup ekosisteminin dinamiklerini iyi anlaması gerekiyor. Bu amaçla, insurtech girişimleri ile sigortacılar arasında köprü vazifesi görecek kurumlara ihtiyaç var.
  • Şirketlerin oynayabileceği en temel roller, girişimcilerin fikirlerini dinlemek, API platformlarını açarak startup girişimciler ile işbirliği fırsatlarını sağlamak ve onların ilk müşterisi olmak.
  • Şirketler ayrıca kuluçka merkezleri, hızlandırma programları gibi destekleyici faaliyetlere ciddi katkı sağlayabilir.
  • Bu sayede, hem insurtech girişimlerini yakından izlerken, hem de yaratıcı çözümlere, yeni inovatif fikirlere direkt ulaşma imkanına kavuşurlar.
  • Kurumların içindeki inovasyon kültürünü desteklemek, kurum içinde girişimci yönü güçlü çalışanlar için öğrenim ve gelişim fırsatları oluşmasını sağlayacaktır.
  • Sigorta sektörünü iyi tanıyan, halen kurumsal hayatın içinde olan, ama girişimci olmayı arzulayan sektör çalışanlarını desteklemek çok önemli katkı sağlayacaktır.
  1. Diğer paydaşların desteği
  • Özellikle sektörü tanımayan girişimciler için etkin bir mentor desteği en önemli ihtiyaçlardan birisi. Bu amaçla, zengin bir mentor havuzu oluşturmak gerekiyor.
  • Global anlamda girişim dünyasının hukuki düzenlemelerin önünde gittiği görülüyor. Öte yandan, sigorta alanında regülasyon konusu çok hassas öneme sahip. Düzenleyici ve denetleyici otoritenin bu ekosisteme yakın olarak, makul esneklikleri sağlayacak mevzuat değişikliklerini hayata geçirmesi büyük katkı sağlayacaktır.
  • Girişim dünyası, hızlı hareket eden, bürokrasi ve geleneksel kuralların dışında işleyen bir yapı. Bu yönünü bilerek, TSB ve diğer meslek örgütlerinin girişim ekosistemine destek olması çok değerli olacaktır.
  • Öte yandan, kamu kurumları ve meslek örgütlerinin, girişimcilerin alanına girmeyerek, onlara fırsat tanımaları da çok önemli.
  • Melek yatırımcı ağları, girişim sermaye şirketleri gibi girişimcilere sermaye desteği sağlayan kuruluşlar nezdinde de farkındalığı sağlamak, insurtech girişimlerinin finansal kaynaklara ulaşımını kolaylaştıracaktır.
  • Kuluçka merkezleri ve hızlandırma programlarında yer alan insurtech girişimleri takip etmek, rekabete dikkat ederek, aralarındaki işbirliği fırsatları yaratmak faydalı olacaktır.

 

Bir taraftan farklı alanlardaki mevcut girişimcilerin sigortacılığa yönelik startup fikirleri üretmesi ve bu alana yönelmesi, aktiviteyi ve sayıyı arttıracaktır. Ama öte yandan, sigorta şirketi, acente, broker, eksper ve sektöre hizmet sağlayan şirketlerde çalışmakta olup, bu sektörü tanıyan, bilen beyaz yaka çalışanlar arasından çıkacak girişimcilere de ihtiyaç var. Muhtemelen esas başarıyı sağlayacak olan girişimciler bu gruptan çıkacak.

Çünkü genel kanı, sigortacılık gibi sektör bilgisi gereken, kompleks alanlardaki girişim fikirlerinin başarıya ulaşması için alan bilgisinin çok önemli ve kritik olduğu.

Örneğin fintech alanında ülkemizdeki başarılı örneklere baktığımızda, finans sektöründe kurumsal hayat deneyimi olan ve sonrasında girişimciliğe soyunan beyaz yakalı girişimcilerin ön plana çıktığı gözlemleniyor. İyzico, Paraşüt, Pozitron bu tarz önemli örnekler. İlk müşteriyi bulmak, yatırımcı desteği almak gibi kritik aşamalarda, sektör deneyimi olan beyaz yaka girişimcilerin ciddi avantaja sahip.

Gelecek beklentileri ve trendler

Sigorta değer zincirinin tüm halkalarının dijitalleşmesi süreci yaşanıyor. Değer zincirinin tüm halkalarına tek başına en mükemmel çözümü sunmaya çalışan şirketlerin başarıya ulaşması mümkün değil. Bunun yerine, insurtech girişimlerle işbirliği ortamı yaratan ve ortak platformları hayata geçiren şirketler ön plana çıkacak. Çünkü insurtech girişimler, sadece müşteriye dokunan satış alanına değil, sigorta değer zincirinin tüm halkalarına optimum çözümler sunma noktasında şirketlere önemli fırsatlar sunuyor.

Genel kanı, sigorta sektöründe yıkıcı rekabet yerine işbirliği modellerinin daha etkin olacağı yönünde. Bunun bir yansıması olarak, insurtech girişimler, mevcut oyuncuları ve düzeni yıkan yapılar yerine, daha çok B2B ve B2B2C modellerle, şirketlere ve şirketler üzerinden müşterilere değer yaratan çözümler üzerinde yoğunlaşıyor.

Son dönemlerin bir diğer önemli konu başlığı da, ekosistem ve platformlar. Sigortacılık ürünlerinin, bireysel ve kurumsal müşterilerin yaşam döngüsündeki bir çok noktaya entegre olması nedeniyle, sigorta şirketleri ve girişimciler sigorta alanının ötesinde düşünerek, daha geniş bir ekosistemin ve platformun parçası olmaya açık olması gerekiyor.

Dijitalleşme ve insurtech ekositemi ile birlikte, önümüzdeki süreçte sigorta sektöründe meydana gelmesini beklediğim gelişmeleri 3 başlık altında toplamak mümkün.

  1. Kişisel veriye ulaşım kolaylaşacak, yapay zeka uygulamaları artacak ve geleneksel operasyonel iş modelleri değişecek.

Mobil iletişim, giyilebilir cihazlar, akıllı araçlar, akıllı evler ve nesnelerin interneti gibi kaynaklar, şirketlerin kullanımına çok daha geniş, daha güncel ve daha kişisel bir büyük veri seti sunacak. Bunun sonucunda, geleneksel veri tabanı, veri madenciliği uygulamaları yerini çok daha farklı boyutta bir bilgi platformuna bırakacak. Ayrıca, yapay zeka ve robotik teknolojilerin devreye girmesiyle, veri kullanımı ve fiyatlama metodolojileri çok farklı bir boyut kazanacak. Buna ek olarak, Blockchain uygulamaların yaygınlaşmasıyla birlikte, iş modelleri ve operasyonel yapılarda köklü değişimler yaşanacak. Daha esnek, daha çevik, daha paylaşım ve işbirliğine açık modeller ön plana çıkacak.

  1. Müşteri ile etkileşim çok daha artacak, kişiselleştirilebilen tarzda ürün yapıları ve yaşama entegre olan hizmet modelleri ön plana çıkacak;

Yeni nesil müşteriler, artık ürün ve hizmet sağlayanlarla çok daha esnek, anlık ve kolay bir şekilde iletişim halinde olmayı tercih ediyor. Bu trend, sigorta sektöründeki genel tarife yaklaşımı, paket ürünler, kağıt ortamında işleyen yapılar gibi kalıpların değişmesine sebep olacak. Yeni sigorta tüketicileri, kişisel fiyatlamaya dayalı, daha kişiselleştirilebilen tarzda ürünler talep edecek. Ayrıca, standart yıllık vadeler yerine, daha esnek, ihtiyaç anında alınıp, istendiğinde teminatı durdurulabilen ürünler ilgi görecek. Farklı vadelerdeki bir çok poliçeyi takip etmek yerine, “her şey dahil” yapıda, tek ürünle ihtiyaçların kolayca karşılanması popüler hale gelecek. Sigortacılar, ana işlevlerini tamamlayıcı nitelikte, müşterilerine değer katan farklı hizmetler sunmaya başlayacak veya bu hizmeti sunanlarla işbirlikleri oluşturacak. Böylece, bireylerin yaşamlarına entegre olan sigorta hizmetlerinin ve uygulamaların sayısı artacak.

  1. Geleneksel sigorta şirketleriyle, hızlı balık konumundaki insurtech girişimler ortak bir paydada işbirlikleri oluşturmaya çalışacak;

Kurumsal ve geleneksel yapıda çalışan global şirketler, son dönemlerde startup ekosistemine uyum sağlamanın yollarını arıyor. Bazıları Silikon Vadisi ortamına adapte olup, “inovasyon laboratuvarı” kurarak bu yeni döneme kendini hazırlamaya çalışıyor. Ayrıca, insurtech girişimlere yapılan yatırımların önemli bölümü sigorta ve reasürans şirketleri tarafından yapılıyor.  Öte yandan, çok daha hızlı, çevik ve yaratıcı olan yeni e-girişim şirketleri, sigorta sektörüne yönelik yeni platformlar, uygulamalar hayata geçiriyorlar. Sonuçta bu iki grup ortak bir paydada buluşmanın yöntemlerini araştırıyorlar. Bu işbirliğine ve entegrasyona en hızlı ve çevik bir şekilde ayak uyduran oyuncular avantaj sağlayacak.

 

Bu yazı, Reasürör Dergisi’nin Nisan 2019 tarihli 112.sayısında yayınlanmıştır.

Copyright © 2019 · Okan Utkueri

www.okanutkueri.com sayfalarında yayınlanan tüm içerik hakları Okan Utkueri’ye aittir.

Beğendiyseniz Lütfen Paylaşın