Yazılarım, Zihinsel Atıştırmalıklar

Yazan olma yolculuğu

50’li yaşlardan geriye baktığımda en önemli pişmanlıklarımdan birisi çocukluk döneminde günlük tutma alışkanlığı edinmemiş olmam. Eminim inanılmaz değerli bir kazanım olurdu benim için.

📌 Kendi adıma, yazmanın sihirli dünyasını çok geç keşfettim. Mühendislik eğitimi almış, rasyonel düşünen, analitik yönü kuvvetli bir beyaz yaka yönetici olarak çok geç yaşlara kadar hiç yeltenmedim yazmaya.

Yazmak, sadece kurumsal dünyanın dinamikleri içindeki ihtiyaçlarla sınırlı eylemdi benim için.

Oysaki yıllar boyunca okuduklarım, dinlediklerim, öğrendiklerim ve deneyimlerim ile harmanlanan çok malzeme biriktirmiştim. Merak etmek, soruların peşinden koşmak, düşünmek ve ortaya çıkanları çevremdekilerle paylaşmak, aktarmak git gide beni daha fazla cezbetmeye başlamıştı.

Bu süreç ister istemez beni yazmaya doğru itti.

İlk başta, doğal olarak kafamda birçok soru işareti vardı.
► Yazdıklarımı başkaları okuduğunda ne der? ne düşünür? ne tepki verir?
► Ya yazdıklarım beğenilmez ise?
► Çok takipçili bir blog yazarı, çok okunan bir köşe yazarı veya çok satan kitaplar listesine giren bir yazar olmayacaksam, neden yazmakla uğraşayım ki?

Beni yazma ve blog yazılarımı paylaşma konusunda en çok rahatlatan ve tetikleyen bu endişe ve önyargılarımın üstesinden gelmek oldu.

📍 Peki ben bunu nasıl başardım?
📍 Yazmanın sihirli gücüne inanan ve bunu bilen bir çoğumuzu yazmaktan alıkoyan bariyerleri nasıl aşarız?
📍 Hayatımızda yazmaya daha fazla yer açmak için neler yapabiliriz?
📍Yazma yolculuğuna çıkacaklar için faydalı kitap önerileri neler?

www.okanutkueri.com adresindeki “Zihinsel Atıştırmalıklar” blog sayfamda buna benzer soruların yanıtlarını içeren güzel bir yazı sizi bekliyor…

Yazının linkini aşağıya bırakıyorum…

🌟 “Asıl olan “yazar” değil “yazan” olmak” 🌟

***

İlla “yazar” olmam gerekmediğini, önemli olanın “yazan” olmak olduğunu içselleştirmem kafamdaki tüm resmi değiştirdi.

📌 Yazmak, ekonomik sorunlar, sıkıntılar, stres ve koşuşturmaca ile boğuştuğumuz bu zorlu koşullarda bize nefes alabileceğimiz hava boşlukları yaratan bir kaçış noktası.

Kendimizle baş başa kaldığımız, kendimize kulak verdiğimiz gizli bir sığınak.

Paylaşma zorunluluğu da yok. Sadece kendiniz için de yazabilirsiniz.

Bazen kalemi kâğıdın üzerine koyup hiç kaldırmadan, imla kurallarına bile dikkat etmeden kalbinizdekileri, kafanızdakileri yazıya dökmek o kadar rahatlatıcı ki.. (Bunu deneyimlediğim için kesin bilgidir.)

Üstelik, yazan olma yolculuğuna çıktığınızda, bu yol sizi okuyanaraştırandüşünenfikir üreten olmaya da götürüyor doğal olarak.

İhtiyacınız olan sadece kalem ve defter. En maliyetli ve zorlu kaynak ise, kendinize ayırdığınız sakin, dingin ve kaliteli zamanı yaratmak.

İnanın, bu yatırımın geri dönüşü çok yüksek.

🌟 Önemli olan niyet, cesaret ve sonrasında gayret!

“Yazan” olanlar kervanında taze katılımcılar görmek dileğiyle..

Beğendiyseniz Lütfen Paylaşın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir