Startup ve girişimcilik alanına olan ilgi ve merakım nedeniyle bu kategorideki dizi ve filmleri farklı bir gözle izliyorum. Özellikle de gerçek hikâyeye dayalı olanlar daha da fazla ilgimi çekiyor.Bu alanda oldukça hatırı sayılır sayıda dizi ve film var. Teknoloji, girişimcilik ve startup dünyasında o kadar çok renkli karakter ve hikâye var ki film endüstrisinin bu alana bu kadar ilgi duymasına hiç şaşırmamak gerek.
Bu yıl içinde farklı platformlarda yayınlanmaya başlayan WeCrashed, The Dropout ve Super Pumped adlı dizileri çok beğendim. Henüz izlemeyenlerin heyecanını kaçırmamak için fazla “spoiler” vermemeye çalışarak, bu dizilerle ilgili düşüncelerimi ve tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yeni bir şirket kurmanın kritik aşamaları, yaşanılan inişli çıkışlı süreç, yatırımcılarla ilişkiler, kurucu ekip ve CEO profilinin sürece olan etkisi gibi startup yolculuğunda yaşanan birçok kritik unsura tanık olduğum üç diziyi de heyecanla izledim.
Bahsettiğim dizilerde anlatılan hikâyelerin odağında startup ekosisteminde çok ses getiren üç girişim yer alıyor; WeWork, Theranos ve Uber.
WeCrashed; paylaşımlı ofis dikeyinde çok hızlı yükselen ve aynı hızla düşen WeWork şirketinin kurucu ortağı Adam Neumann etrafında şekillenen sıra dışı hikâyeyi anlatıyor. Anne Hathaway ve Jared Leto gibi iki güçlü oyuncunun başrollerini paylaştığı dizi AppleTV+ platformunda yayınlandı.
The Dropout; Biotech alanında çok ses getiren Theranos isimli girişim ve kurucusu Elizabeth Holmes’un hikâyesi üzerinden ilerliyor. Stanford Üniversitesi’ni terk eden, genç yaşta başladığı girişimcilik yolculuğunda sahte vaadlerle hızlı parlayan ve bir çok ünlü yatırımcıdan ciddi finansal destek almayı başaran Elizabeth Holmes’un soru işaretleriyle dolu bir hikâyesi var.
Super Pumped ise, hepimizin yakından bildiği Uber ve kurucusu Travis Kalanick’in hikâyesini anlatıyor. Uber’in yaşadığı çalkantılar, verdiği hukuksal mücadele ve Kalanick’in süreç boyunca sergilediği tutum gerçekten dikkat çekici ve izlenmeye değer.
Dizilerdeki startup hikâyelerinin ve kurucularının birçok ortak noktası ve aynı zamanda farklılaşan yönleri var.
Aynı zaman diliminde izleyince bu benzerlikler ve farklılıklar daha net gözlemlenebiliyor.
Üç hikâye içerisinde, Theranos şirketini konu alan “The Dropout” daha farklı bir hikâyeye sahip. Ciddi bir sahtekarlık hatta dolandırıcılık olarak nitelendirilebilecek ve hukuki süreci halen devam eden bir hikâye. Stanford Üniversitesi’ndeki eğitimini terk edip, startup yolculuğuna çıkan Elizabeth Holmes, Silikon Vadisi’nin parlak yıldızlarından birisiydi. 19 yaşındaki bir kadın kurucu CEO’nun başarısı çok ilgi çekmişti. Şirketin yönetim kurulunda yer alması için ikna ettiği isimlere baktığınızda bile dudaklarınız uçukluyor.
Yaklaşık 15 yılda farklı taklalar atarak, kılıflar hazırlayarak yatırımcıları ve iş ortaklarını ikna etmeyi başaran Holmes, 700 milyon dolar yatırım almayı başarmış. Şirket değerini 10 milyar dolar seviyesine çıkarmayı başaran Holmes’un sonu maalesef o kadar renkli ve başarılı değil.
Bu sıradan bir başarısızlık hikâyesi mi yoksa bir dolandırıcılık mı?
İzledikten sonra, acaba Holmes tüm bu süreci bilinçli bir sahtekarlık olarak mı yoksa bunu başaracağı inancıyla naif bir yaklaşımla mı planladı diye kendine sormadan edemiyor insan.
“Fake it until make it”, yani yapana kadar yapmış gibi davran ifadesi startup jargonunda sık kullanılan bir kavram. Theranos da böyle bir durum muydu? Yoksa sistematik, organize bir dolandırıcılık mı? Devam eden hukuki süreçte bunun yanıtı aranıyor.
İzlediğinizde siz hangi tarafa daha yakın olacaksınız merak ediyorum.
Dizilerde öne çıkan ve dikkat çeken 5 mesaj
1. Kurucu CEO startup şirketin kaderini belirliyor.
Elbette şirketlerin hikâyesiyle birlikte, hepsi birbirinden renkli ve sıra dışı üç kurucu CEO dizilerin ana karakteri konumunda; Adam Neumann, Elizabeth Holmes ve Travis Kalanick. Ana karakterlerin kritik anlarda konuya ve insanlara yaklaşımları, tarzları ve liderlik stilleri özellikle vurgulanıyor. Startup kurucularında aranan çok güçlü ortak özelliklerin yanında, şirketlerin hikâyelerini ve kaderlerini yakından etkileyen karakter zaafları ve sorunlu noktaları da net olarak gözlemlemek mümkün.
Startup girişimler için hikâyenin odağında olan, kaderi belirleyen ve tüm sürece yön verenin kurucu CEO pozisyonundaki liderler olduğu net. Sonuçta sadece bir fikir ve hayal ile yola çıkılan, elindeki inanılmaz kıt kaynak ile, birilerini ikna ederek bir şirket yaratmak ve sonrasında da hızla büyütmek üzerine bir süreç startup yolculuğu. Bunun için de hayal gücü kuvvetli, vizyoner, ikna kabiliyeti yüksek, iyi konuşan, insanları etkileyen, cesur hareket eden, kuralları takmayan, hatta umursamayan, hızlı düşünen, gerektiğinde hızlı manevra yapabilen ve en önemlisi kurduğu hayale kendini adayan profillere ihtiyaç var. Bu tarz kurucular daha başarılı olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, ani iniş çıkışlar, yüksek stres, anlık değişen duygu durumları bu yolculuğun olmazsa olmazı. Eğer karakteriniz buna uygun değilse, teflon tarzı bir yapınız yoksa, dayanıklı değilseniz, startup yolculuğunda başarı şansınız yok.
2. Etik değerler, moralite ve ahlaki normlar ne kadar önemli?
Hırslı, cesur, tutkulu, vizyoner olmakla tehlikeli, toksik ve etrafına zarar veren duruma gelme arasında çok ince bir çizgi var. Kural tanımayan, cesur, korkusuz, hayalperest, hırslı, tutkulu profillerin, ahlaki normlara sahip olmadıklarında nasıl tehlikeli, kendine ve çevresine zararlı hale gelebildiğini net görüyorsunuz.
Amaç ve sonuca ulaşmak uğruna insanları kandırmak, istediğini elde etmek için hiç yüzü kızarmadan yalan söylemek, kuralları ve kanunları yok saymak, kendi menfaati uğruna insanları harcamak, onlara zarar vermeyi göze almak…Bunun gibi daha birçok davranış kalıplarını dizilerde görmek mümkün. Bu tarz liderler hassas çizgiler ve sınırlar da dahil neredeyse hiçbir şeyi umursamıyor. Çizginin diğer tarafına geçme konusunda hiçbir çekinceleri yok ya da aslında bunun farkında bile değiller.
İzlerken insanın kendine her zaman sorduğu temel sorular sık sık karşınıza çıkıyor; etik ve ahlaki değerlerin ne kadar önemli? Başarı için ne kadar ileri gidebilirsin? Neleri feda etmeye hazırsın?
3. Peki başarı için akıl, sağduyu, planlama mı yoksa çılgınlık, kural tanımazlık, korkusuzluk mu daha önemli?
WeCrashed dizisinde, önemli bir yatırımcı olan Softbank’ın CEO’su Masayoshi Son’un Adam Neumann’a sorduğu soru çok kritik; Kendini akıllı olarak mı yoksa çılgın olarak mı görüyorsun? Başarılı olmak için akıllı olmak mı yoksa çılgın olmak mı daha önemli?
Aslında bu sorunun yanıtı, resme nereden baktığınızı, çizginin ne tarafında olmayı tercih ettiğinizi net olarak ortaya koyuyor.
Hızlı büyüme, imkansızı başarma, sıra dışı bir başarıya imza atma, sıfırdan başlayıp milyar dolarlık bir şirket yaratma yolculuğu için çılgınlık, adanmışlık ve yüksek ego olmazsa olmaz. Ama bu özellikler, sağduyu, dürüstlük, tutarlılık ve hakkaniyetle buluşmayınca ortaya ciddi sorunların çıkması kaçınılmaz oluyor. “Kontrolsüz güç güç değildir” sloganı net olarak ete kemiğe bürünüyor sanki.
4. Şirket ile birlikte, kurucu liderin de büyümesi, gelişmesi, dönüşmesi gerekiyor.
Bir diğer gözlemim de şirketin gelişme ve dönüşme sürecine paralel olarak kurucu liderin de değişme gerekliliği.
İlk başta yakın çevreden sağladığınız kaynak sizi bir yere getiriyor. Ama işler büyüdükçe, süreç ilerledikçe, ihtiyacınız olan daha fazla parasal kaynağı kurumsal yatırımcılardan almak durumundasınız. Bu aşamadan sonra, artık sizin bebeğiniz olan şirket sizin olmaktan çıkıyor. İstediğiniz gibi at oynatabileceğiniz, istediğiniz kararı alıp, kendi başınıza aksiyona geçebileceğiniz bir ortam kalmıyor.
Üstelik, ciddi paralar veren yatırımcılar daha tutarlı, olgun, yapısal ve sistematik bir liderlik duruşu bekliyor. Hatta halka açılma süreci sonrası bu çok daha farklı bir düzeye çıkıyor. Yani şirketle birlikte, şirketi o seviyeye getiren liderin de büyümesi, gelişmesi, olgunlaşması gerekiyor. Bu dönüşümü başaramayan daha doğrusu reddeden veya direnen liderler kendi sonlarını getiriyor.
Startup ekosistemi kendi kurduğu şirketinden çoğunluk hissesi elinde olmasına rağmen, yönetim kurulu tarafından kovulan kurucu hikâyeleriyle dolu. Bildiğiniz gibi Steve Jobs gibi dâhi seviyesinde görülen süper bir kurucu CEO bile bu kaderi yaşamıştı.
5. Şirket kültürü her şeyin temelidir ve kültürü lider belirler.
Şirkette yaratılan iklim ve kültürün lidere ne kadar bağımlı ve bire bir orantılı olduğunu özellikle startup girişimlerde daha net görüyorsunuz. Sıfırdan kurulan bu yapılarda içeri giren herkesi sonuçta kurucu CEO seçiyor. Kendi tarzı, yaklaşımı ve liderlik anlayışına paralel bireyleri içeri tutup, diğerlerini hızlıca elimine ettiğinde, doğal olarak içeride tam da kendi tarzını yansıtan bir kültürü oluşturmuş oluyor. Oluşan bu şirket kültürü, başarıya veya kırılma noktasına götürüyor.
Dizileri izlerken startup yolculuğunu, ekiplerin içinden geçtiği süreçleri izleme, anlama ve öğrenme imkânı buluyorsunuz. Fikir aşamasında, bir hayalin peşinde sıfırdan başlayan ve milyar dolarlık şirket olma yolculuğuna dönüşen süreçlerin gerçek hikâyesini izliyorsunuz.
Startup dünyası nasıl bir ortam? Fikir aşamasında, elde hiçbir kaynak yokken nasıl yola çıkılıyor? Nerden başlanıyor? Birkaç yılda milyar dolar değerinde bir şirkete nasıl ulaşılıyor? Bu süreçte neler yaşanıyor? Neler feda ediliyor? Yolculuk boyunca nasıl bir değişim yaşanıyor?
Startup girişimlere dair bu ve benzeri soruların yanıtlarını merak ediyorsanız bu dizileri izlemenizi tavsiye ederim.
Copyright © 2022 · Okan Utkueri
www.okanutkueri.com sayfalarında yayınlanan tüm içerik hakları Okan Utkueri’ye aittir
Okan Okudum yazı. Güzel analizler yapmışsın tebrik ederim. Şirketler küçükken büyüme aşamsındayken liderin karakteri kültürü şirketi çok daha fazla etkiliyor ancak büyüdükçe çevresinde ne kadar farklı görüş ve beceride aynı zamanda bunları ortaya koyacak kadar cesur iş ortağının olması çok önemli. Aksi halde ego tavan yapıyor ve sonu hüsran oluyor. Dizileri de önerini dinleyip ilk fırsatta izleyeceğim.
5 adet tespitinizin hepsine katiliyorum. Wework ve Theranos izledim. Uber’e devam ediyorum.
Wework un degerleri ve amaci , Theranos un CEO sunun caliskanligi ve hirsi ama yetersiz teknik ve calisma alt yapisi, Uber CEO sunun kural tanimayan cesareti ama saglam calisma kadrosu benim en cok dikkatimi ceken konular oldu.
Her birinin ortak yani ise ahlaki ve etik kurallarinin olmayisi, surec ve planlamanin hizli ama kisa kalisi, urunden cok kurucunun en buyuk motivasyon unsuru olusu idi.
Travis’in sonunu daha goremedim ama Elizabeth’in dustugu duruma
uzuldum cunku yeterli, dogru isik ve destek alamadigini dusunuyorum. Toplumsal esitlik boyutunda yasadigi problemleri cogu girisimcinin yasadigini dusunmek bile tuyler urpertici. Dogru ekibini bulsaydi ve yeterli manevi destek alabilseydi belki bunlari yasamayacakti.
Rebekah ve Neumann inisli cikisli muthis bir yolculuk yasamislar. Bircok kisiyi aldatmis olmalarina ragmen halka acilmayi basarmis ve en azindan kendi yolculuklarinda hem iliskilerini hem de kendi kisiliklerini gelistirmeyi ve olgunlasmayi basarmislar. Rebekah pek yilmisa benzemiyor. Okul projesi devam ederken Neumann icin Rivka ne derse o 😊Butuncul bir beyin takimi okarak gordum ben ikisini ama maalesef sadece kendilerine faydasi var gibi. Toxic ve yipratici bir enerjileri var. 👎🏻
Hicbir girisimcide kapsayicilik ve delegasyon becerisini goremedim. Takim calismasi ve sinerjisini gormek mumkun degil.
Turkiye’de neler oluyor kim bilir? 2021 yil sonu itibariyle Avrupa ‘da hali hazirda eko sistemde ilk 10’a yukelmisken 2027 yilinda ilk 5’e girer miyiz? 2022 nin basina kadar 5 yilda startup adet sayimiz 1,5 katina ve yatirim tutari 14 katina ulasmis. Tum belirsizlige ve guvensizlige ragmen firsati gorenler cok. Turkiye’den de bir Start up Comedy! 😊 izler miyiz?
Tavsiyeler icin tekrardan cok tesekkurler.
Sevgiler.