Seth Godin, kendim için oluşturduğum takip edilecek yazarlar, düşünürler listesinde ön sıralarda yer alır. Konulara ve olaylara cesurca yaklaşan, güçlü tespitleri olan bir fikir adamı olarak, özellikle pazarlama, inovasyon ve çalışma hayatına yönelik yeni bakış açıları ve çarpıcı fikirler ortaya koyar. Yıllar önce inovasyon konusunda yazdığı “Mor İnek” kitabıyla çok ses getirmişti. Ayrıca internette en çok takip edilen blog yazarları arasındadır.
Bir kaç yıl önce, bir konuşmasını canlı olarak dinleme şansı yakalamıştım. Orada paylaştığı bir anekdot hala aklımdadır.
“Tuvaletlerde kullandığımız klozetleri ilk düşünen, fikri ortaya koyan, tasarlayan ve ilk kez bir tuvalete monte eden kişi bir sanatçıydı. Şimdi bunları monte edenlere ise tesisatçı diyoruz. Bireyler ve şirketler karar vermeli, sanatçı mı olacaklar, yoksa tesisatçı mı.” demişti.
Seyircilerin ilgisini çekmek adına biraz abartarak ifade etmiş olsa da, dikkat çekici bir mesaj vermişti. Özgün bir fikri ortaya koyan, yeni bir eser sunma yaratıcılığını ve bunu herkesle paylaşma cesaretini gösterenler sanatçıdır. Daha sonrasında, bunun benzerlerini ortaya koyanlar ise sadece belirli görevleri yerine getiren çalışanlardır.
Örneğin, Mona Lisa’yı yaratan Leonardo da Vinci bir sanatçıydı. Çin’de bir kasabada bu resmin reprodüksiyonlarını çizip, piyasaya sunanları ise sanatçı olarak adlandırmak mümkün değil.
***
Çalışma hayatının içindekiler, çoğunlukla kendilerine verilen görevleri yerine getirmekle meşgul. Yapılması söyleneni ve yapılması gerekeni yapmak işimizdir. Görevleri başarıyla yapmak yetenek, bilgi ve alın teri gerektirir. Evet bu işler zor olabilir. Ama sonuçta, iş iştir ve işleri daha hızlı, daha iyi, daha verimli veya daha düşük maliyetli yapanlar hep olacaktır.
Sanat ise başka bir şeydir. Sanatçının motivasyonu kendi içinden gelir, kişiseldir, özgündür. Sanatçı başkalarından talimat alarak, başkaları söylediği için bir şeyler ortaya koymaz. Yaptığı işi görev olarak görmez. Sanatıyla arasında çok güçlü bir gönül bağı, tutku ve enerji vardır.
Sanat kavramının özüne baktığınızda, yaratıcılık ve tutkuyla ortaya konan özgün bir eser ve insanlara sunulan bir değer görürsünüz. Sanatın temelinde statükoya başkaldırı, sahip olduğu fikrin arkasında durma cesareti ve kusursuz bir icraat vardır.
Seth Godin’in bana çok anlamlı gelen bir diğer yönü, sanatın sadece resim, müzik, tiyatro gibi alanlarla sınırlı olmadığını, iş dünyası için de sanat ve sanatçı kavramının geçerli olduğunu savunuyor olması. Ben de bu görüşüne aynen katılıyorum.
Evet, iş dünyası genelde hedefler, beklentiler, görevler, yapılması gereken işler üzerine kurulu. Sanat gibi, içinden geldiği gibi, özgün davranmaya, esnekliğe çok fazla alan tanınmıyor. Hepsi doğru. Herkes işi gücü bırakıp sanatçı yaklaşımı göstersin demiyorum elbette. Ama şu da bir gerçek ki, iş dünyasına renk katan, çığır açan, ses getiren, ilgi uyandıran yeniliklerin arkasında, “sanatçı ruhu” güçlü liderleri görürsünüz. İş dünyasında da, sanatını başarıyla icra eden sanatçıları görmek mümkündür.
Sanatçılar genelde fırçalar, renkler, çizgiler, notalar, enstrümanlar, kelimeler gibi farklı malzemeler kullanır. iş dünyasındaki sanatçılar da, rakamlarla, ürün tasarımıyla, iş modelleriyle, teknolojiyle, pazarlama araçlarıyla sanatını icra eder.
Sanatı sanat yapan, kullanılan malzeme değil, onun arkasındaki yaklaşım, niyet ve sunuş şeklidir.
***
Sigorta sektörünün yaratıcılığa, inovasyona ve dolayısıyla sanata yatkın olan bir sektör olduğunu söylemek çok fazla mümkün değil. İşin özünden gelen bazı handikaplar var. Hepsini kabul ediyorum. Her şeye rağmen, sanatçı ruhlarını iş ortamına yansıtan sigorta sanatçılarının, sektöre renk katacak, çığır açacak yeniliklere imza atacağına inanıyorum.
Ses sanatçısı, sahne sanatçısı var da, sigorta sanatçısı niçin olmasın?
Sigorta sanatını cesaret, inanç ve azimle icra eden, bu mesleğe tutku ve enerjiyle bağlı sigorta sanatçılarının sayısının daha da artması dileğiyle.
Copyright © 2015 · Okan Utkueri
www.okanutkueri.com sayfalarında yayınlanan tüm içerik hakları Okan Utkueri’ye aittir.