Yazılarım, Zihinsel Atıştırmalıklar

Organizasyonel Sağlık

Performans ve sağlık, mantıksal olarak baktığınızda, birbirini destekleyen, pozitif yönde etkileyen kavramlardır. Fiziksel ve mental sağlığınız ne kadar yerindeyse, ne kadar zindeyseniz, performansınızın o denli artmasını beklersiniz. Aynı şekilde, performansınızın, başarınızın, gelirinizin artması da daha kaliteli, daha sağlıklı bir yaşam standardına ulaşmanızı sağlar.

Peki, gerçek hayatta durum böyle mi?

İçinde bulunduğumuz yaşam döngüsü içerisinde, performans ve sağlığın sanki birbiriyle çelişen kavramlar haline geldiğini düşünüyorum. “Birinde iyileşme istiyorsan, diğerinden taviz vermen kaçınılmaz” şeklinde tuhaf bir önyargı yerleşmiş durumda.

…………

Birey olarak, yaşam yolculuğumuz içerisinde her zaman ön plana çıkan farklı hedeflerimiz, önceliklerimiz var. Mezun olmak, iş bulmak, kariyer basamaklarını hızla çıkmak, daha fazla kazanmak, ev almak, dünyayı gezmek, vs vs vs. Genelde bu hedefler hep performansa, sonuçlara, kazanmaya dayalı. Bunun için de, daha yoğun, daha stresli, yıpratıcı bir tempoda çalışmak gerekli. Ya da, öyle olduğuna kendimizi inandırmışız bir kere.

Bu yoğun koşuşturma temposu içerisinde, ihmal ettiğimiz, hatta kaybedene kadar önemini hatırlamadığımız, kıymetini bilmediğimiz, ikinci plana attığımız unsurların başında ise sağlık gelir.

Zararlı olduğunu bile bile, stresli bir tempoda çalışmak, düzensiz beslenmek, egzersiz yapmamak, özel yaşam dengesini kurmamak, hobilerimize, ailemize, arkadaşlarımıza vakit ayırmamak. Özetle, başarıya ulaşmak, performansımızı arttırmak, daha fazla kazanmak için fiziksel ve mental sağlığımızdan taviz vermek. Ta ki, acı gerçekle karşılaşana, uyarıcı sinyaller gelmeye başlayıncaya kadar.

Performansa, kazanmaya dayalı, bizden bir çok şeyleri alıp götüren, yıpratan çalışma temposu başarıyı getirmiş gibi görünmekle birlikte, aslında bizi son derece kırılgan ve sonuçları ağır bir girdabın içine doğru sürükler.

…………..

Peki yukarıda tanımlanan bu yanılgı, içine düşülen bu tuzak, kurumlar için de geçerli mi?

Bana göre kesinlikle evet.

Şirketlerin ana hedeflerini sorduğunuzda, genellikle finansal performans kriterlerine yönelik yanıtlar alırsınız. Kar, büyüme, pazar payı, piyasa değeri, aktif büyüklüğü, gider oranı, vs vs. Bu kriterlerde gelişme gösteren şirketler ve onların yöneticileri daha başarılı kabul edilir, daha çok talep görürler, daha yüksek bonus alırlar.

Dolayısıyla, şirketler, onların yöneticileri ve çalışanları, finansal performans kriterlerini iyileştirmek için, daha çok satış, daha yüksek kar, daha yüksek hisse değeri, daha düşük gider gibi hedeflerin peşinde yoğun, stresli, yıpratıcı bir tempo içerisinde koşuştururlar. Ana odak noktası, öncelikler hep finansal sonuçlar, kısa vadeli hedefler olur. Bunu yaparken de, kurumlarının sağlıklarını, son derece hayati değerlerini, kurum içi iklimi ihmal ederler, ikinci plana iterler.

Kısa vadede finansal performans iyileşir, başarı ortaya çıkar. Ama organizasyonun sağlığıyla ilgili sorunlar baş göstermeye başladığında, tablo bir anda değişiverir.

Özetle, bireylerin içine düştüğü yanılgı ve tuzak, kurumlar için de aynen geçerli diye düşünüyorum.

…………

Performans ve sağlık gerçekten birbirleriyle çelişen kavramlar mı? Yani birinde başarılı olmak için diğerinden vazgeçmek şart mı? Her ikisini de paralel bir şekilde geliştirmek, iyileştirmek mümkün değil mi?

Etrafınızda kariyerinde başarılı olan, ama bunun için özel hayatı ve sağlığından ödün veren bir sürü kişi vardır. Ya da, daha rahat, düşük tempoda bir iş yaşamını tercih edip, bu sayede sosyal yaşamına ve ailesine ağırlık veren bir çok kişi görebilirsiniz. Nadir olan, zor olan ve bir o kadar da değerli olan ise, her ikisini belirli bir dengede götürebilmek ve birlikte başarabilmektir.

Aynı yaklaşımla, sürdürülebilir, kalıcı başarıya ulaşan, sektörlerinde çığır açan yeniliklere imza atan ve uzun vadede rakiplerinin önüne geçen şirketlere baktığınızda, performans ve sağlık kriterleri arasındaki dengeyi kurmayı başardıklarını göreceksiniz. Bu sayede, kurum içerisindeki kısa ve uzun vade, kar ve çalışan bağlılığı, piyasa değeri ve çalışan değeri, iş ve insan gibi dengeleri kurabildiklerini görürsünüz.

………..

“Organizasyonel Sağlık” kavramıyla ilk defa, 2010 yılında katıldığım bir eğitim programında tanıştım.

Eğitimin ilk günü tam bir hayal kırıklığıydı. Mühendis kökenli, analitik, rasyonel bakmaya alışkın, performansı somut kriterlerle ölçümlemeye yatkın bir yönetici olarak, bu kavram bana çok anlamlı gelmemişti. Daha da açıkçası, çok soyut, elle tutulamayan, iş dünyasının gerçeklerinin uzağında gelmişti. Ama görüşlerim, bakış açım, eğitimin sonunda tamamen değişti.

Kendi kişisel gelişim ve değişim sürecim içerisinde ön plana çıkan liderlik, farkındalık, kurumsal kimlik, kültür, iklim, değerler, koçluk gibi bir çok başlıkla ortak noktalarda buluşan, onlarla örtüşen ve destekleyen bir kavram olduğunu fark ettim. Sonrasında bu alana daha çok ilgi duyar, önem verir oldum. Araştırmalar yaptım, okudum, forumlardaki fikir tartışmalarını takip ettim.

Aynı zamanda, şirketimizde bu alanda güzel çalışmalar yaptık. Bu sayede, organizasyonel sağlık konusunda hem teorik hem de pratik anlamda ciddi bir birikime sahip oldum.

Bu öğrenim sürecinde aklıma takılan, üzerinde kafa yorduğum bir çok soru oldu.

  • Bu kadar önemli olmasına rağmen, sağlık niçin bu denli ihmal ediliyor?
  • Kalıcı başarı için bu kadar önemliyse, yöneticiler niçin organizasyonlarının sağlığına özen göstermiyor?
  • Daha fit, sağlıklı, zinde bir organizasyon neyi ifade ediyor?
  • Bireyler için sağlık göstergeleri, check-up yaptırdığımızda bakılan kriterler bellidir. Peki organizasyonel sağlık göstergeleri nelerdir?
  • Kurumlar için bir check-up yapsak, hangi unsurlara bakmak gerekir?
  • Zinde olmak için, sadece fiziksel değil, mental açıdan sağlıklı olmak da bir o kadar önemli ise, kurumlar için bu ne ifade ediyor?

……………

Tüm kurumların peşinden koştuğu kalıcı ve sürdürülebilir başarıya ulaşmanın yolunun, finansal performans ve sonuçlar kadar organizasyonun iklimi, sağlığı, zindeliği ile de ilintili olduğuna inanıyorum.

Bu sayfalarda yukarıdaki sorular üzerinde birlikte zihinsel egzersizler yapmaya devam edeceğiz. Bu alanda okuduklarım, öğrendiklerim, içselleştirdiklerim, uyguladıklarım hakkında paylaşımlar bulacaksınız.

 

Copyright © 2015 · Okan Utkueri

www.okanutkueri.com sayfalarında yayınlanan tüm içerik hakları Okan Utkueri’ye aittir.

Beğendiyseniz Lütfen Paylaşın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir